27 Haziran 2010 Pazar

Kişisel bir ileti


Odasını toparlayan ama ertesi gün feci bir şekilde dağıldığına şahit olan bi tek ben miyim bilmiyorum ama ben bıktım artık bundan.Nasıl olsa dağılıcak niye toplayayım ki falan demedim hiç.Hep topladım,topladım,dağıldı,yine dağıldı.

Bırak dağınık kalsın!


Bu akşam 2 tane miller kapağı buldum bişeyleri toparlayıp yerleştirirken.Daha önce de elime geçmişlerdi ama ben ne olduklarını yani ne zamandan kaldıklarını ya da niçin hala muhafaza edildiklerini bildiğimi sanıp yine bulundukları yerde muhafaza etmeye devam ediyordum ama bu akşam bilmediğimi anımsadım.Yavaş yavaş hatırladım.Sonra sıkı sıkı tuttum.Sonra da bi fotoğraf destesi buldum.Sanırım çoğu insanın vardır fotoğraf albümlerine uygun görmediği ve başka bi yerde muhafaza ettiği fotoğraflar.Benim de var herkesin olduğu gibi.Onlara baktım uzun uzadıya.Güldüm,özledim,kızdım,hatırladım.


Sonra bi tane disket buldum.İçinde bulunduğumuz çağa ait laptoların kabul etmediği ama benim içinde neyin kayıtlı olduğunu bildiğim bi disket.2 tane de cd buldum uzun zamandır kayıp olduğunu düşündüğüm.İzledim,dinledim,yaşadım..


Galiba teknoloji o kadar da kötü değil ha.Anneler bulmadığı müddetçe :)

Ki benim annem nerde gizli,saklı ve görülmemesi,bulunmaması gereken bişey var hepsini bulur.

Neticede o cd leri bilgisayara takıp içinde ne olduğunu görecek annelerden değil.Şansılıyım o yüzden.Bi sonraki nesilin şanssız olacağı kesin ama.

Ben nasıl kardeşimin üstlerinde "oyun" ya da "yeni mp3 " yazılı cd lerin içinde neler saklı olduğunu biliyosam yeni nesil ebeveynler de çok daha akıllı ve gizli saklı dökümanlar hakkında çok daha ihtisas sahibi olucaklar.Ben o "hala gizli saklı bişeylere sahip olan " neslin son türevlerinden biriyim.Sakladığım şeyler üzerlerinde "yeni mp3" ya da "oyun" yazılı cdler değil belki ama kardeşimin dışında kendimi güvende hissettiğim kesin.


Eminim çok eminim hem de bAzı fotoğraflarının yırtılmış ya da bi şekilde yok edilmiş o 35 lik kodak film şeritlerini bi gün belki yeniden tav ettiririm düşüncesiyle hala saklayan tek insan ben değilim..

4 Comments:

orta karar said...

Aslında çok duygusal değil sanırım yazının genel duruşu ama aklıma babamla beni koparan anlardan biri geldi. Zulalardan birini bulup, 'Anandan babandan sakladığın şeyleri buraya mı koyuyorsun!' diye gürlemişti. Zulamı dağıtmıştı odaya ki daha çok utanmalıydım. Kanım daha hızlı akmalı ellerim uyuşmalıydı ki sebebi babam olmalıydı. Annemi çağırıp 'Bak evladının yaptıklarına' deyince annem 'Bırak çocuğu, genç bir birey o' demiş babamı alıp çıkmıştı odadan. Bir de böyle anneler var. İyi ki var. Torunları olduğunda dükkandaki 'mavi horozlu kasa'nın anahtarını verir o. Zulalar saklansın diye =)

Öyle işte =)

incredo said...

haha mavi horozlu kasa ha bittim buna!
eh her anne baba aynı değil tabi, her genç birey aslında bir olsada :)
zulaların hiç ama hiç bulunmaması dileğiyle ;)

mine said...

anlık bir durum tertemiz ve toplu nefis bir odanın dağılması bakıp kendim bile şaşırıyorum hatta bazen başka odaya taşınmak istiyorum öylece bırakıp :)

incredo said...

:) o da güzel.ben başka bi odaya taşınamam galiba.lakin tüm evin dağınıklığı tek bi odanın dağınıklığından daha kötü olsa gerek heh heh.
bu arada hoşgeldin