13 Kasım 2009 Cuma

Basit bi elektrik kesintisiyle gelen..




Elektrikler kesildi.Tam da şu anda üstüme montumu alıp dışarı çıkmayı istedim.Penceremin camından bakıyorum da ; kapkaranlık her yer!!.Muhteşem bir görüntüsüzlük.İnsanlar yok gibi.Dün akşamki yağmur keşke bu akşam yağsaydı.O zaman hiç tereddüt etmeden çıkardım..Biraz daha sarhoş olursam çıkarım belki..
Marketten bir şişe “cin”le birlikte aldığım mumlar mucizevi bir biçimde anlam kazandı.


Küçükken bi sabah her zaman nasıl uyanıyorsam öyle uyanmıştım ama gözlerimi hiç açmamıştım.Kör insanları anlamak gibi bi niyet gütmeden daha çok kendimce bi oyun oynamaktı sadece istediğim.Kalktım,lavaboya yürüdüm.Yüzümü yıkadım.Annemlerin daha uyanmamış olması benim en büyük şansımdı.Yoksa gözlerim kapalı kalamazdı o kadar.Dolaptaki sebzeler arasında o an sadece aklıma kırmızı domatesleri aramak gelmişti.Bulmam çok fazla sürmedi.Halbuki biraz daha uğraşmayı yeğlerdim.Aralarından bi tanesini seçtim ve duvarlara dokuna dokuna bahçede beslediğim civcivlerimin yanına gittim.Domates yemeyi küçük bulgur tanelerinden daha çok sevmişlerdi sanki.Belki 10 belki de 15 dk boyunca elimdeki domatesi didikleyip durdular.Arasıra da olsa parmaklarımı dokunan gagalarını hissetmek bana acaip bi haz vermişti.O günden sonra onlara hep domates yedirdim.
Neler de geldi aklıma..
Çocukluğum da babamın işi dolayısıyla kalmak zorunda olduğumuz kasabada benim de zorunlu olmadan sahip olduğum tam 6 tane civcivim vardı.Çobanlar koyunlarını güderken ben de civcimlerimi gezdirirdim.Ellerimle karınca toplardım onlara.Gülenler olsa da bu duruma hiç aldırış etmezdim.Şimdi en ufak şeylere niye bu kadar aldırış eder oldum bilmiyorum.Bi süre sonra kanatları belirmeye başlayınca çok heyecanlanmıştım.Sonra ansızın doğduğum yere dönmek zorunda kaldık.Civcivlerim artık tavuk olmuştu.Bi koli içinde geldiler kamyonun arkasında.Kümes yaptık onlara anneannemin bahçesinde.Belkide bir ay sonra yumurtladı bi tanesi.Bi çocuk için bu acaip bi mutluluktu..Sonra diğerleri.Sonra kış geldi.Öldü bi tanesi.Anneannem söyledi.Saatlerce ağladım.Ve diğerleri ölmesin diye de kesti babam hepsini teker teker.Bi süre ne yumurta yiyebildim ne tavuk eti.
Bu körlük oyunu sadece 1 saat sürmüştü.
Dışarıya çıkamadım.
Elektrikler geldi çünkü.Oysa dışarıya çıkıp amaçsızca yürümeyi ne çok isterdim..









2 Comments:

bilge said...

nerde o cocukluğumuzu gecirdiğimiz kasabalar havası dingin yaşantısı dinginçiceklerin kıpırtılarını duyardık neyseki ben kaçtım şehrin o kaosundan.ama bir de şu sigarayı bırakabilsem..:)

incredo said...

sigarayı bırakmak..!!hiç kolay bi iş değil!! ve sigara içen bi insan yıllarca sigarayı bırakıp durur ( beyninde tabi ) :)